eski türkiye

eski ya da yenisi yoktur tek türkiye var kıymetini bilelim

t: mevcut iktidarın kendinden önceki acıklı ortamdan bahsedeceği zamanlarda kullanmaktan çekinmediği söz öbeği. ve; epey bir zamandır güncellenmiş hali yaşanmakta olan.. keşke yağ ve şeker kuyruklarının olmaması, yaşı kemale ermiş bazı sığ zihniyetli seçmenler için hala birer parametre olmasaydı. zira onlar için o tarz kuyruklar yoksa memlekette her şey yolunda demektir. piyasada yerli ürün, fabrika ya da marka olmaması pek de bir olumsuzluk değil onlar için. çünkü artık, onların her istediği ürün emperyal zihniyete bezenmiş -mevcut iktidardan önceki döneme oranla çok daha fazla- ülkenin dört bir yanına yayılmış çoğunluğu yabancı sermaye kaynaklı süpermarketlerde var. enflasyonla fakirleşebilir. istediği ürünü daha az alabilir. ama sonuçta alabilir. süpermarket kasalarında sıra yoksa, sorun yoktur birçok vatandaş için. durumun akıbetinden, ortada işleyen kontrollü bir süreç olmadığından ya da diğer vatandaşların hayat standartlarından ona ne? (bkz: parayı veren düdüğü çalar) (bkz: nasreddin hoca kapitalist miydi sorunsalı) "yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!" - (bkz: han-ı yağma)

nasıl bir şey olduğuna dair, bbc'nin şu arşivi oldukça verimlidir; link keza şu iki arşiv de oldukça kayda değerdir; (#2140420) ve tabii ki şu; link fırat gökdemir'i de unutmamak lazım. her birinin paha biçilemez olduğuna kefil olduğum onlarca bağlantı daha ekleyebilirim buraya. ancak şimdilik bu kadarı kafi. . şunları inceledikçe her şeyi daha başka görüyor insan. birini söyleyeyim; midem alsa rte'yi saygı duyacağım.. adam çağın ve teknolojinin getirilerinin öyle bir ekmeğini yemiş ki hayret etmeden duramıyorum. misalen; benim canım vatandaşım artık eski türkiye'de olduğu gibi hastanelerde fiziki olarak sıra beklemiyor ama online randevu almak için götünü yırtıyor ya, randevuyu aldıktan sonra da evinde günlerce sıra bekliyor falan.. heh. bak bu gelişmişlik işte :d yeter ki hastaneye gidip nöbet tutar gibi sıra bekleme. mis gibi evinde bekle, daha ne istiyorsun aq? . şu kadın her aklıma geldikçe acı acı tebessüm ediyorum; ... not: (#2290344)

İmkansızlıklara rağmen, Kıbrıs'a yağmur gibi komando indiren, çiftçisinin boynuna geçirilen boyundurluğu söküp atan, ambargolara rağmen de bir adım geri atmayan devlettir. Darbeler yaşamıştır, muhtıralar geçirmiştir. En kötü dönemde bile, devlet geleneğini terk etmemiş; gericilere, faşistlere, cemaatçilere ve dincilere direnmiştir. Şikayet edilen kolalisyon hükümetlerinin sürdürüğü bu dönemde alınan bazı kararlarla, günümüzdeki bir çok başarının temelleri atılmıştır. Başlayan sanayii hamleleri, büyük savunma sanayi projeleri, ekonomik reformlar... Kısaca, şu an gurur duyduğumuz ve malum partinin sahiplendiği bir çok başarının temelleri, eski türkiyede atılmıştır. Edit: Beğenmediğiniz insanların, en kötü olanaklarda yaptıkları işler ortadayken; bunca kaynağa sahip olan "Yeni Türkiye'nin" ülkemizi G-8'e bile sokamaması utanç vericidir. 2013 yılından itibaren istikrarlı olarak gerileyen ve günümüzde alarmlar çaldıran eko-psiko-sosyal durumu söylemiyorum bile.

ulan ne güzel zamanlarmış kıymetini bilememişiz. herhangi bir siyasi grubun etkilediği zamanı bahsetmiyorum. önceden her şey güzelmiş, vaktin kıymeti varmış.

o da şimdiki gibi bok gibiydi. tek farkla; teknoloji sayesinde iletişim arttı da herkesi her türlü saçmalığı daha kolay görüyor. yoksa, tüm gün a haber veya fox tv izleyen insanlar için değişen hiçbir şey yok. lan daha dün, koca bir ailenin survivor izleyip ağladığına şahit oldu bu gözler. yani, bu ülkenin yeni veya eski fark etmeksizin her hali bok gibiydi. bir sonraki hali de yine aynı olacak. bu ülkeyle medeniyet arasında en aşağı 300 yıl var.

Eski Türkiye değil eski siz arkadaşlar. Eski günlerimizi özlüyoruz sadece. Eski Türkiye’nin yaşam tarzını değil eski mutlu günlerinizi özlüyorsunuz. Geçim sıkıntımızın az olduğu, gündeminizin kendi yaşam savaşınız olduğu günleri özlüyoruz. Sokakta oynamayı bile özlüyorsunuz.Kulaklık takıp yürürken gülümsemeyi özlüyorsunuz. Oturup bir parkta kimsenin dediğine bakmaksızın simit ayran yemeyi özlüyorsunuz. Değer yargıları değişen toplumun içinde ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Tanımadığınız insanlarla oturup sohbet ederken onlara güvendiğiniz günleri özlüyorsunuz. Özleyeceksiniz fakat o günlere dönseniz siz bile bu gününüzü tercih edeceksiniz arkadaşlar. Artık eskisi kadar masum ve kaygısız yaşamaya çok uzaktasınız.